
SARDUNYALARIM
Balkonu açtığım anda sanki kapıma günler öncesinden dayanmış da açılmasını bekliyormuşcasına aniden içeri dalan serin hava, yorgunluktan pelte kıvamına gelmiş bedenime günün bu saatinde hiç de alışık olmadığı bir canlılık kazandırdı..
Günün diğer saatlerinde hoyratça tüketilmiş enerji, sanki bu sürpriz misafirin hatırına büyük bir bağışlayıcılıkla geri dönmeye karar verdi...Kapısına ‘Cumaya gittim geleceğim’ tabelası asılmış boş dükkanlara benzeyen gözlerim, birden kendilerine geldiler...Mesaiye geri dönen gözlerimin ilk karşılaştığı görüntü kesiti ise balkonumdan sarkan sardunyalardı....Benim sardunyalarım bordo çiçekler açmış, özgürce ve ancak kimsesizce çoğalmışlardı....
İhmalime inat kendi hayat mücadelelerini kendileri vermiş sardunyalar daha bir güzeldiler, daha bir dik duruyorlardı sanki...
Biran önce büyüyüp kocaman çiçekleri olsun diye uğraştığım geçen sene, salkımlarına farklı yönler vermeye çalışmıştım, oysa şimdi kendilerini saldıkları yerler daha görkemli yapmışlardı onları...
Ne zaman bahar geldi de sardunyalarım önce tomruk verip, sonra artık tüm güzelliğini içinde saklamanın canlarına tak ettiği biranda, güçlerini toplayıp açılıp saçılarak kendilerini cömertçe ve cesurca hayatın tam da içine salmaya karar vermişlerdi? Mevsim ne zaman değişmişti? Ben neredeydim? Hangi yaşanmışlıklarla tükeniyordum, hangi yaşanmışlıkları hala tüketebiliyordum, hayatımı güzelleştiren tüm bu kesitlere bu kadar kendimi ilgisizleştirmek pahasına....
Birden içimde beni kendime getiren o serinlikten farklı bir soğukluk gezmeye başladı; farkındalığın eksikliğiyle geçen günlerimde daha kimbilir neler es geçilmişti?....Ben yanıbaşımda duran hangi güzellikleri görmekten kendimi mahrum etmiş bir aymazlıkla, gözlerim kapalı, rutinin yıpratıcı sıradanlığı ve sıkıcılığını yanıma almış, yoluma devam ediyordum.
Peki ya benim olan, bana ait olan her güzellik, sardunyalarımın bu yaşama inadına sahip değildiyse. Benim yüzümden solan, biten, yitip giden ve bu sebeple istesem de göremeyeceğim, besleyip de büyütemediğim diğer mutluluklar....Damarlarımdan akan kanı donduran soğukluk birden yerini tam midemin üstünde infilak eden bir volkanın lavlarına bıraktı....
Bu tahripkar durumu düzeltmenin, bu sarpa sarmaya başlayan ateşi söndürmenin tek yolu vardı artık; Farketmediğim için göremediğim, görmediğim için farkedemediğim tüm mutluluklar adına, kendime söz vermem gerekiyordu. Bu vahşi ormanın içinde yürürken sadece önüme bakıp, yanlızca yürümeye dikkat kesilip, etraftan enerji almayı akıl edemeden, hiç bakmadığım yerlerde göremediklerim olabileceğini düşünmeden, kendimi kurulmamış saat yitikliğine mahkum etmeyecektim....
İşte ben bu baharı böyle karşıladım; diğer baharları hiçbir zaman atlamamaya yemin ederek, gecikmiş bile olsa gelecek diğer baharlara, benim ömrüme doğacak tüm baharlara kendimi hazır hale getirerek.....
Sardunyalarım mı? Geçen gün topraklarını yeniledim, gübrelerini verdim, artık onları hergün suluyorum...Ve hep onlarla konuşuyorum...Onlar? Usta birer hatip misali söyleyeceklerini zaten en etkili şekliyle anlattılar bana.....
Sevgiyle