19 Şubat 2010 Cuma


still life photograhpy konusunu incelerken çok şey öğrendim, gitarda flamenko çalabilmek gibi bu tarzı öğrenirseniz fotoğraf çekmeyi de öğrenebilirsiniz diyorlar. Ben onların yalancısıyım, zira henüz bilgi sahibi olmadığım bu konuda fikir de yürütemiyorum. Işığı kullanma konusunda biraz daha kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum, belki de bana öyle geliyor. Olsun!

Bu hafta sonu sizinle-artık kim okursa- son iki haftada neler öğrendiğimi paylaşacağım. Öncelik pek bir beğendiğim bir 'bokeh' denemesine ait, buyrun

10 Şubat 2010 Çarşamba

Ayşegül Fotoğrafçılık Öğreniyor!














Hergün yeni birşey öğreniyorum, fotoğrafa ve photoshop'a dair... Bir öğrenemediğim ; kendimi hergün yazma disiplinine sokabilmek. 'Still life' denilen yani natürmort olarak - güzel türkçemize yönlendirebileceğimiz bir çeviri olmasa da - ifade edebileceğimiz tarzı kendime daha yakın hissettim ama maalesef - ve tüm fotoğraf dünyasına esef - internetin bir evren kadar büyük dünyasında yaptığım araşırmalarda baktığım ve beğendiğim örneklerin hiçbirine benzemiyor benim fotoğraflarım. Daha çok öğreneceğim bilgi var. Ayrıca ve tabi kullanılan makina ve objektifleri almaya, ışık düzenlerini kurmaya maddi gücüm yetmeyeceğinden mütevellit kendi sınırlarım içinde bazı software'lerin de yardımıyla birşeyler yapmaya çalışıyorum. Bu fotoğraf dünyası gerçekten dipsiz bir kuyu veya dibi var ama çok derinde ben daha dışarıdan bakabiliyorum ancak. Fazla tevazu mu bilemedim. Neyse günlerden dün, odamın yetersiz ışığıyla çektiğim ve photoshop marifetiyle biraz daha 'arz_ı endam etmeye değer bulduğum' bir fotoğrafımı paylaşıyorum.
Diğer denemelerimi Ayşegül Fotoğraf çekiyor bölümüne ekliyorum.
Bana uzak gelen bir zorluğu daha yakınına gitmek suretiyle çözmenin haklı gururu ile söylemek isterim ki, flickr'a girmeyi de becerdim. Kendimi bu medeni cesaretim ve müteşebbüs eğilimlerimden dolayı kutlamayı bir borç bilirim.
'aysegulogreniyor' başlığı ile fotoğraflarım, kendilerini sanal dünyanın güliver ötesi ellerine teslim etmiş durumda..

5 Şubat 2010 Cuma

Ayşegül Photoshop Öğreniyor!

Parkın ortasında bir tekne- Boat in the park

Fotoğraf merakım ile paralel gelişmeye başlayan bir başka ilgi alanı da benim için Photoshop oldu. Çok önceye gitmeyen önceleri, Photoshop'u genetiği ile oynanmış canlılara benzetip etik olarak doğru bulmazdım ancak yine çok öncelere gitmeyen bir süre önce bu düşüncem değişti. Bir fotoğraf ile, yeni bir obje eklenip çok fazla oynanmadığı müddetçe photoshop'un da bir yaratıcılık ve kişisel bakış açısının yansıması olduğuna inanıyorum. Bir de itiraf; deklanşöre ilk dokunmaya başladığım andan itibaren çektiğim fotoğraflar benim için, varoluşuma dayanılmaz ağırlık katan büyük boyutta bir hezimete dönüşmeye başlamıştı, hiç aklımda olanı yansıtamadığımı gördüğüm anda duyduğum hayal kırıklığı bir de üstüne üstlük binbir zahmet çekilmiş fotoğraflarımı nasıl daha düzgün hale getirebilirim sorunuyla sevgili acemi yeni merakımı körükleyince bu durum beni Photoshop ile müşerref olmaya itti diyebilirim. Şimdi, 'çektiğim fotoğrafları hayalimdeki hale nasıl getiririm'in derin araştırmaları eşliğinde, hergün yeni bir photoshop özelliği öğreniyorum. Bunun için de kurslar var ama bende zaman maalesef dar. Dolayısıyla sonsuz bilgi kaynağım internete kendimi bodoslama atıp Photoshop'u da oradan öğrenmeye başladım. Özellikle yabancı sitelerden çok şey öğreniyorum. Bu arada, ben CS2 kullanıyorum. Free video tutorial'lar çok işe yarıyor. Ancak bazıları kulağınızı tersten tutturur nitelikte, biraz seçici olmak lazım. Doğru mu anladım çok emin değilim ama; hani her yiğidin yoğurt yiyişinin farklı olması misali Photoshop'ta da ayrı 'yoğurt hazmetme' teknikleri mevcut; yani aynı sonuca birçok farklı güzergahtan ulaşmak mümkün. Bu yolları öğrenirken de başka amaçlara hizmet edecek yollar keşfediyorsunuz. Mesela; geçen gün makyaj yapma tekniklerini öğrenmeye çalışırken bir bilir kişinin 'dodge tool' ile dudaklara parlatıcı sürmesinden esinlenip bu tool ile güneş ışığı yapmayı öğrendim. Deneyin harika sonuçlar veriyor; highlights'ı iyi ayarlamanız lazım ama..İlk yazımda birkaç küçük 'Photoshop ipucu' vermek istiyorum.
'Photoshop'ta Hand Tool Problemi': Photoshop yaparken birden hain bir hand tool peyda olup bir türlü gitmiyor kilitlenip kalıyorsunuz. Bu davetsiz 'hand tool' u yoketmek için ctrl artı shift artı space'e iki kere basmanız yetiyor.
'Photoshop'ta daha hızlı çalışmak için': bunun için short cut diye güzel ingilizcemizde tabir ettiğimiz kısa yollar mevcut ama ben daha oralara gelmedim, ancak mesela bir resim üzerinde daha detaylı çalışmak için zoom yaptığınızda ekrana sığmayan görüntüyü kaydırmak için bir kere space'e basın biraz önceki istenmeyen misafir Hand tool sahneye gelecek ve sizin resminizin o kocaman görüntüsünü kaydırmanıza hizmet edecektir. Kendisine minnettar kalıp hatta daha önceki densizliklerini affedebileceksinizdir..

Ayşegül Fotoğrafçılık Öğreniyor!

ilk çektiğim fotoğraflardan biri- Parkta kış ortasında güneşli birgün-A sunny day at the park

Kendim için çok uzun senelerdir yaptığım en akıllı harcama bir fotoğraf makinası almak oldu. Uzun zamandır beni çeken düşünce kendi gözümden, kendi perspektifimden kareler yaratabilmek idi. Bu karelerin ne olacağı hususunda en ufak bir ipucum olmaması ise beni hala heyecanlandırıyor. Belki de kendi içime, kendimin bile bilmediği bakış açıma bir yolculuk benim için bu yeni tutkum.
geçen ay alıp daha sonra sıkışık bir zamanımda böyle bir alışverişin yanlış olduğunu düşünüp, 2 gün boyunca kutusuna bile dokunamadığım pek sevgili Canon 450D ile tanıştığıma şimdi o kadar memnunum ki. Saatlerin yetmediği büyülü bir dünyaya açıldı gözlerim, gözlemlerim , yüreğim. Ve ben taksit hesapları yaparken birden beklemediğim bir yerden tam da makinamın ücretine karşılık gelen bir paranın elime ulaşması beni ayrıca rahat ettirmek suretiyle katmerli mutlu etti. Ben şu anda fotoğrafçılığı yeni öğrenen bir acemiyim, yaşadıklarımı paylaşmak arzumun temelinde hem kendimi nereden nereye geldim günlüğü içinde tartabilme arzusu hem de merak edip okuyana tecrübelerimi aktarma hevesi yatıyor. Zira bir kursa gitmiyorum ancak internet sonu olmayan çok değerli bir kaynak. Özellikle yabancı sieler ve forumlardan çok şey öğreniyorum, öğrendiklerimi uygulamaya hemen koyup pekiştirmeye çalışıyorum; kullanılmayan bilginin soba üstündeki kartopuna benzediği inancımı muhafaza ederek.
Çok yoğun bir tempoda çalıştığım için fotoğrafa az vakit ayırabiliyor ve çekmek için dışarı çok az çıkabiliyorum, manzara veya iginç görüntü yakalama şansımı her ne kadar bu durum azaltıyor gibi görünse de kendime zaman araları yaratıp, önceleri deklanşöre bile basmaktan korktuğum anların geçmesine inat, sürekli fotoğraf çekiyorum. ve bu durum beni çok mutlu ediyor. Hergün aran bir tutku ile bağlandığımı hissettiğim bu durumu taçlandıran bir de photoshop öğrenme maceram başladı ki onu da burada paylaşacağım.

Ayşegül Yazıyor!
















SARDUNYALARIM

Balkonu açtığım anda sanki kapıma günler öncesinden dayanmış da açılmasını bekliyormuşcasına aniden içeri dalan serin hava, yorgunluktan pelte kıvamına gelmiş bedenime günün bu saatinde hiç de alışık olmadığı bir canlılık kazandırdı..
Günün diğer saatlerinde hoyratça tüketilmiş enerji, sanki bu sürpriz misafirin hatırına büyük bir bağışlayıcılıkla geri dönmeye karar verdi...Kapısına ‘Cumaya gittim geleceğim’ tabelası asılmış boş dükkanlara benzeyen gözlerim, birden kendilerine geldiler...Mesaiye geri dönen gözlerimin ilk karşılaştığı görüntü kesiti ise balkonumdan sarkan sardunyalardı....Benim sardunyalarım bordo çiçekler açmış, özgürce ve ancak kimsesizce çoğalmışlardı....
İhmalime inat kendi hayat mücadelelerini kendileri vermiş sardunyalar daha bir güzeldiler, daha bir dik duruyorlardı sanki...
Biran önce büyüyüp kocaman çiçekleri olsun diye uğraştığım geçen sene, salkımlarına farklı yönler vermeye çalışmıştım, oysa şimdi kendilerini saldıkları yerler daha görkemli yapmışlardı onları...
Ne zaman bahar geldi de sardunyalarım önce tomruk verip, sonra artık tüm güzelliğini içinde saklamanın canlarına tak ettiği biranda, güçlerini toplayıp açılıp saçılarak kendilerini cömertçe ve cesurca hayatın tam da içine salmaya karar vermişlerdi? Mevsim ne zaman değişmişti? Ben neredeydim? Hangi yaşanmışlıklarla tükeniyordum, hangi yaşanmışlıkları hala tüketebiliyordum, hayatımı güzelleştiren tüm bu kesitlere bu kadar kendimi ilgisizleştirmek pahasına....
Birden içimde beni kendime getiren o serinlikten farklı bir soğukluk gezmeye başladı; farkındalığın eksikliğiyle geçen günlerimde daha kimbilir neler es geçilmişti?....Ben yanıbaşımda duran hangi güzellikleri görmekten kendimi mahrum etmiş bir aymazlıkla, gözlerim kapalı, rutinin yıpratıcı sıradanlığı ve sıkıcılığını yanıma almış, yoluma devam ediyordum.
Peki ya benim olan, bana ait olan her güzellik, sardunyalarımın bu yaşama inadına sahip değildiyse. Benim yüzümden solan, biten, yitip giden ve bu sebeple istesem de göremeyeceğim, besleyip de büyütemediğim diğer mutluluklar....Damarlarımdan akan kanı donduran soğukluk birden yerini tam midemin üstünde infilak eden bir volkanın lavlarına bıraktı....
Bu tahripkar durumu düzeltmenin, bu sarpa sarmaya başlayan ateşi söndürmenin tek yolu vardı artık; Farketmediğim için göremediğim, görmediğim için farkedemediğim tüm mutluluklar adına, kendime söz vermem gerekiyordu. Bu vahşi ormanın içinde yürürken sadece önüme bakıp, yanlızca yürümeye dikkat kesilip, etraftan enerji almayı akıl edemeden, hiç bakmadığım yerlerde göremediklerim olabileceğini düşünmeden, kendimi kurulmamış saat yitikliğine mahkum etmeyecektim....
İşte ben bu baharı böyle karşıladım; diğer baharları hiçbir zaman atlamamaya yemin ederek, gecikmiş bile olsa gelecek diğer baharlara, benim ömrüme doğacak tüm baharlara kendimi hazır hale getirerek.....
Sardunyalarım mı? Geçen gün topraklarını yeniledim, gübrelerini verdim, artık onları hergün suluyorum...Ve hep onlarla konuşuyorum...Onlar? Usta birer hatip misali söyleyeceklerini zaten en etkili şekliyle anlattılar bana.....
Sevgiyle

Ayşegül Blog'da

Birkaç "teknik şuuru eksik" ve başarısız denemeden sonra sonunda bir blog oluşturabildim. Amacım yeni öğrendiklerimi, edindiğim tecrübelerimi ve zaten bunlardan oluşan yazılarımı paylaşmak. Merhaba 'tecessüs' ün yeni açılan penceresinden girdiğim yeni dünya!